Makale
Ramazan Medeniyeti-2: “Kur’ân” olarak Ramazan
Ramazan'ın da, orucun da en temel özelliÄŸi, ikisinin de “benzersiz” olmasıdır.
Ramazan ayını da, orucu da “benzersiz” kılan en önemli fenomen, Kur'ân'ın “bu ayda vahyedilmiÅŸ” ve bu ayın “Kur'ân ayı” olmasıdır. Ancak bu, meselenin yalnızca bir boyutu. Meselenin son derece hayatî bir baÅŸka boyutu daha var.
Şöyle ki: Parantez içine aldığım yancümlelerin “tamcümle”ye dönüştürülmesi gerekiyor: Ramazan'ın önemli olması, Kur'ân'ın Ramazan ayında nâzil edilmesinden ziyade, Kur'ân'ın bu ayda bihakkın hayata geçiriliyor olmasıdır. Hatta Ramazan'ın önemi, “Kur'ân” olmasıdır.
Peki ne demek Ramazan'ın “Kur'ân” olması?
RAMAZAN'IN “KUR'ÂN” OLMASI NE DEMEK?
Ülkemizde de, diğer Müslüman coğrafyalarda da, Ramazan ayının Kur'ân ayı olduğu özellikle vurgulanır. Ama Kur'ân ayı'nın da, Kur'ân'ın da ne demek olduğu, en önemlisi de Kur'ân'ın neden münhasıran bu ayda nâzil olduğu pek konuşulmaz.
Önümüzde çok esaslı ve hayatî bir mesele var: Ramazan ayına da, oruca da, Kur'ân'a da, bizzat Kur'ân'ın kendi diliyle yani tefekkür ederek, tefakkuh ederek, taakkul ederek, tedebbür ederek, tezekkür ederek yaklaşmayı bütünüyle terketmiş, bu meseleleri avama ya da özellikle televizyonlardaki reyting canavarına dönüştürülen tele-teologların avamî, sığ dillerinin insafına bırakmış durumdayız.
O yüzden olsa gerek, Ramazan ayının önemi, Kur'ân'ın indirildiği bir ay olmasında gizlidir, deniyor ve mesele burada noktalanıyor.
Önüne gelen böyle kuruyor cümleyi; ama acaba öyle mi? Meseleye böyle baktığımız içindir ki, Ramazan'ın hakîkî mahiyetini ve değerini de; Kur'ân'ın anlamını, hayatımızda olması ve alması gereken merkezî yeri de hakkıyla idrak edemiyoruz.
Ramazan ayının önemi, Kur'ân'ın sadece ve sadece Ramazan'da indirilebileceği, Ramazan'da indirildiği zaman, anlamlı olabileceği gerçeğidir.
Başka bir ifadeyle, Ramazan, önemini ve benzersizliğini Kur'ân'ın Ramazan'da nâzil olmasından ziyade, Kur'ân'ın nasıl hayata geçirileceğini bizzat ortaya koyan, aynı anda hem bir vasat hem devasıta olmasından ve sunmasından alıyor.
KUR'ÂN ASIL, RAMAZAN USÛL'DÜR
O yüzden, Ramazan anlaşılmadan Kur'ân anlaşılamaz, diyorum.
Çünkü Kur'ân asıl'dır, Ramazan ise usûl: Usûl olmadan, asıl anlaşılamaz ve vusûl'e ulaşılamaz.
Ramazan'ın önemi ve benzersizliği, asıl'ın nasıl hayata geçirileceğinin usûl'ünü bizzat gözler önüne seriyor olmasında gizlidir. İyi de görebiliyor muyuz bunu? Maalesef, hayır.
Eğer Kur'ân'ı hakkıyla anlamakta zorlanıyorsak, işte bunun nedeni, Ramazan'ı anlayamayışımız, Ramazan üzerinde bihakkın kafa yormayışımızdır.
Çok esaslı bir noktaya dikkat çekiyorum: Meselemiz, elbette ki, Kur'ân'ın anlaşılması, hayatımıza aktarılması ve Sünnet'e gidebilmektir. İyi de nasıl?
RAMAZAN NÄ°METÄ°NÄ°N KIYMETÄ°NÄ° BÄ°LELÄ°M
Cevabını veremediÄŸimiz soru bu, birkaç yüzyıldır. Benim cevabım: “ÃœmmîleÅŸerek”...
Çağın en dibinden en dışına... ötesine... çağlar ötesine... uzanarak: Yani Ramazan ay'ıyla buluşarak ve Ramazan orucuyla kuşanarak.
Kur'ân'ın Ramazan ayında vahyedilmiş olması, elbette ki, Ramazan'a bambaşka bir önem kazandırıyor. Ama bundan daha önemli olan şey, Ramazan'ın Kur'ân'ın anlaşılmasına ve uygulanmasına kattığı benzersiz imkân ve derinlik; oluş, varoluş ve varkılış hâli.
Ramazan'da insan, oruç vasıtasıyla dünyadan, dünyevî olan'dan kendine, kendi benine, bedenine ve ruhuna açılıyor; orada ilâhî güçle buluşuyor; diriliyor; kendine geliyor: İnsan oluyor; nefsine teslim olmak yerine nefsini teslim almayı başarıyor.
Kur'ân, toplanan / toplayan, bir aya gelen / getiren, demek.
Kur'ân, aynı zamanda “okumak”la da irtibatlı bir kelime. “Okumak”, anlamanın, idrak etmenin, yani parçaları, birbiriyle ilgisiz olguları, durumları bir araya getirmenin bir baÅŸka adı.
Burada Kur'ân'ın iki anlamına ulaşıyoruz: (Okuyarak) Anlamak ve Topla/n/mak.
Ä°ÅŸte Ramazan ayı, hakikatin (Yaratıcı'nın hakikatinin; eÅŸyanın hakikatinin; tabiatın renklerinin, kokularının hakikatinin; açlığın, yoksulluÄŸun, zenginliÄŸin hakikatinin) anlaşılması için, bizzat bu hakikatlerin tabiatlarıyla buluÅŸulduÄŸu, kendileriyle hemhal olunduÄŸu, kendilerinin tecrübe edildiÄŸi, kısacası, ilâhî olan'la beÅŸerî olan'ın buluÅŸtuÄŸu, insanın melekût âleminden süt emerek mülk âleminde meleksi melekelerini geliÅŸtirdiÄŸi, Yaratıcı'nın bu varoluÅŸ, varediÅŸ, varkılış diliyle bize kendimizin ve eÅŸyanın tabiatını öğrettiÄŸi, sonuçta, insanın ilâhî olan'a ulaÅŸtığı, ilâhî olan'ın kendi Söz'ünün / Kur'ân'ın da bizzat insana lûtfedildiÄŸi, ihsan edildiÄŸi; o vahyedilen kitapta anlatılanın bizzat tecrübe edilerek fark ve idrak edilip hayat hâline getirildiÄŸi benzersiz bir “okuma” ve idrak, “toplanma” ve toparlanma zamanı ve zemini, mekânı ve imkânı sunuyor hepimize.
Ne kadar şükretsek azdır, o zaman.
Ramazan, yeniden dirilişimize vesile olsun, fitne-fesadı, şer-şirreti defetsin, kardeşliğimizi pekiştirsin, diyor, siz değerli okuyucularıma ağız tadıyla ve hakkıyla yaşayabileceğiniz bir Ramazan diliyorum. Vesselâm.
Henüz yorum yapılmamış.